Tüp Mide Ameliyatı

Detaylı bilgi ve fiyatlandırma için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

OBEZİTE

Vücudumuzdaki yağ miktarı oranının  belli bir orandan fazla olması obezite olarak adlandırılır. Bu oran boyumuzu ve  kilomuzu içeren bir endeks  hesapla belirlenir. Buna vücut kitle indeksi (VKİ) denir. Ancak vücut tipi ve vücuttaki kas miktarı da obezite tanımı yapılırken göz önünde bulundurulur.Bu yöntem ile hesaplam kişiye özel yapılır ve her kişinin sonucu kendisine aittir.obez olup olmadığı bu şekilde değerlendirilir.

Vücut kitle indeksi  eğer kg/mcinsinden 40’ın üzerinde ise kişinin hastalık kabul edilecek düzeyde kiloya sahip olduğu söylenebilir. Bu duruma morbid obezite  de denilmektedir.  VKİ (beden kütle indeksi) değeri 35’in üzerinde olup tip 2 diyabet, kalp hastalığı, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi kilo ile ilişkili ek hastalığı olan kişiler, tedavi gerektiren obezite hastaları olarak kabul edilmektedir.

Bugün artık obezitenin insan ömrünü kısaltan hastalıklara neden olduğu bilinmektedir. Diyabet, yüksek tansiyon, uyku apne si, kalp ve damar hastalıkları, hiperlipidemi, karaciğer yağlanması, böbrek hastalıkları, eklem rahatsızlıkları gibi problemlerde obezite risk oluşturduğu gibi, bazı kanser türlerinin de görülme sıklığını artırdığı bilimsel olarak bilinmektedir. 

Ne zaman obezite operasyonu yapılabilir ?

Obezite cerrahisi diğer tedavi yöntemlerinden çok daha başarılı bir şekilde kilo verilmesini sağlamaktadır. Alınan besin miktarında azalma ve besin emiliminin kısıtlanması başlıca etkenler olmakla birlikte, açlık ve tokluk hissi sağlayan hormonlarda oluşan farklılıklar da açlık hissi ve aşırı yeme üzerinden kilo kaybına katkıda bulunur. Bunun yanında kişinin beslenme düzeninde yapması gereken değişikliklere uyum sağlaması kolaylaşır. Barsaktaki bakteri sayısı ve tipi obezite cerrahisi sonrası farklılaşmaktadır. Bu nedenle barsak-beyin arasında görev alan bakteri metabolitleri yararlı yönde değişim gösterir. Sosyal ve psikolojik güven duygusu gereğinden fazla besin alma dürtüsüne karşı durulmasını kolaylaştırmaktadır.

Obezite ameliyatı sonrasında, obezitenin tedavi edilmesi ile tip 2 diyabet hastalığı, kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, nörolojik hastalıklar, uyku apnesi, böbrek hastalıkları, eklem hastalıkları ve karaciğer yağlanması gibi pek çok sağlık sorunu için risk düşürülmüş olmaktadır.

Bunun yanında obezite ameliyatı sonrasında sağlanan kilo kontrolü sayesinde kolon kanseri, rahim kanseri, kalın barsak kanseri gibi pek çok kanserin görülme sıklığının azalması sağlanır. Daha sağlıklı bir kiloda olmak yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunur. Ek hastalıklara ait sorunların azalması yaşam süresini de olumlu etkiler.

Vücut kitle indeksi 40 kg/m2 üzerinde  ve obezite ilişkili hastalıkları olup vücut kitle indeksi 35 kg/m2 üzerinde olan hastalar,  diğer kilo verme yöntemlerini çok sayıda denemiş ve kilo verememişlerse cerrahi tedavi açısından değerlendirmeye alınır. Hastanın klinik özelliklerine ve performansına bağlı olarak değişmekle birlikte, 18-65 yaş arası hastalar, klinik takiplerine devam edecek, ameliyat sonrası önerilere uyum sağlayacaklarsa, majör psikiyatrik hastalıkları yoksa, madde bağımlısı değillerse, altta medikal olarak tedavi edilebilecek obezite nedeni olan hastalıkları yoksa ameliyat olmaya adaydırlar.

Obezite cerrahisi diğer adı ile bariatrik cerrahi, obezite hastalarının kilo vermelerini sağlayan, sindirim sistemi üzerinde değişikliklerin yapıldığı cerrahi işlemlerin ortak adıdır. Obezitenin en etkili tedavisi, günümüzde cerrahi yöntemlerle sağlanmaktadır. Pek çok hastalığın tedavisinde bu hastalara, ömürlerini uzatmaları ve obezite ile ilişkili hastalıklardan olumsuz etkilenen yaşam kalitelerini iyileştirmeleri için kilo vermeleri önerilmektedir.

Kilo vermenin en sağlıklı yolu beslenme tarzında değişiklikler ve fiziksel aktivitedir. Hastalar buna rağmen kilo vermeyi başaramaması durumunda obezite cerrahisi açısından değerlendirmeye alınır. Hastaların ameliyat için uygun bir aday olup olmadığına endokrinoloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları, iç hastalıkları ve kardiyoloji bölümlerine ait uzmanların da değerlendirmeleri alınarak karar verilir.    

Obezite Cerrahisinde Hangi Yöntemin yapılacağına  Karar Verme ;

Obezite ameliyatları, midenin hacminin azaltıldığı kısıtlayıcı tipte ya da hem midenin hacmini azaltıp hem besin ve kalori alımını düşürmeyi amaçlayan kısıtlayıcı ve emilim azaltıcı tipte olabilmektedir.  Hangi ameliyatın yapılacağına, hastanın vücut kitle indeksi, ek hastalıklarının değerlendirilmesi, başarı oranları ve risklerin detaylı konuşulması ile karar verilir. Altın standart olarak kabul edilen bir obezite ameliyatı yoktur. Bununla birlikte, son yıllarda tüp mide ameliyatı en çok uygulanan yöntem haline gelmiştir. Ancak cerrah hastanın özelliklerini göz önünde bulundurarak hastaya ameliyat tercihinde önerilerde bulunacaktır. Örneğin, ciddi gastroözefagial reflüsü olan bir hastada Roux-en-Y gastrik bypass ilk tercih olabilmektedir.

Obezite Cerrahisinde Uygulanan Ameliyat Seçenekleri Nelerdir?

  • Tüp Mide Ameliyatı ( Sleeve Gastrektomi)

Sleeve gastrektomi adıyla da bilinen  tüp mide ameliyatı, midenin küçültülmesi işlemidir. Midenin yaklaşık yüzde 80’lik bir bölümü kesilerek çıkartılır. Geriye kalan mide bir tüp  şeklini alır. Bu ameliyat ile mide hacmi küçültüldüğü gibi vücudumuzun açlık hormonu ghrelin’in en büyük kaynağı da vücuttan uzaklaştırılmış olur. Hastalar, hem daha az hacimde beslenerek, hem de açlık hissinin kaybolması üzerinden fazla kilolarından kurtulmuş olur. Vitamin ve mineral emilimindeki bozulma gastrik bypass ameliyatına göre daha azdır. Midenin anatomik devamlılığı korunduğundan ileri yıllarda endoskopik girişimler gerektiğinde bir engel oluşturmamaktadır. Gastrik bypass ameliyatlarına göre tüp mide ameliyatında ek hastalıkların düzeltilmesindeki etkisi bir miktar azdır. Geri kilo alımı ise bypass ameliyatlarına göre daha yüksektir. Tekrar morbid obez olma oranı yüzde 5’in altındadır. Tüp mide ameliyatından sonra gerektiğinde diğer ameliyatlara dönüştürülme imkanı bulunmaktadır.

  • Roux-En-Y Gastrik Bypass Ameliyatı – BİPARTİSYON ( TİP 2 DİYABET AMELİYATI)

Gastrik bypass ameliyatı, midenin küçültülmesi ve bir kısım ince barsak devre dışı bırakılarak, küçültülen midenin, ince barsağa eklenmesi işlemidir. Gastrik bypass ameliyatında mide ikiye ayrılır ancak tüp midedeki gibi kesip vücuttan çıkarılan bir parça yoktur. Bu barsak eki ile yeni mideye ulaşacak safra salgılarını taşıyan getirici barsak kısmı ise kesilip ayrılarak daha ileride yeniden ince barsağa bağlanır. Böylece, safranın mideye ulaşması engellenir. Midenin küçültülmesine ek olarak barsağın emilim gücünün azaltılması, ameliyatın kilo verdirici etkisini artırır. Aynı zamanda barsak üzerinde yapılan bu değişiklik metabolik bir etki ile tip 2 diabet tedavisinde ek avantajlar sağlar. Nadiren ihtiyaç görülmekle birlikte geri dönüştürülebilen bir ameliyattır.

Roux-en-Y gastrik bypass ameliyatı uzun yıllar en sık kullanılan ve uzun dönemde güvenliği ve başarısı kanıtlanmış bir yöntemdir. Ameliyatın kilo verme ve ek hastalıklardan kurtulma açısından etkisi tüp mideden daha güçlü olmakla birlikte vitamin ve mineral desteği ihtiyacı tüp mideye oranla daha fazladır.

  • Minigastrik Bypass Ameliyatı

Minigastrik bypass işleminde de mide küçültülerek ince barsağa eklenir ancak barsakta bölme olmaz ve hastanın sadece bir ek yeri olur. Roux-en-Y gastrik bypass’tan metabolik açıdan bir miktar daha etkili bir ameliyattır. Besinler daha uzak bir ince barsak kısmında ek yerine ulaşır. Az sayıda hastada safra reflüsüne bağlı şikayetler gelişebilmektedir. Tüm bypass’lı yöntemlerde olduğu gibi mineral ve vitamin ihtiyacı tüp mide işlemine göre daha fazladır.

  • Tüp Mide İle İnce Barsak Bypass Ameliyatı

Biliopankreatik diversiyon ile duodenal switch  denen bu yöntemde mide bir tüp haline getirilirken ince barsakta önemli bir kısım bypass edilerek yeni oluşturulan midenin çıkışına eklenir. Kilo verdirici etkisi diğer ameliyatlardan daha fazladır. Hastalarda beslenme bozukluğu, vitamin ve mineral eksikliği ihtimalleri ise diğer ameliyatlara göre yüksektir.

Detaylı bilgi ve hızlı randevu için hemen sizi arayalım

OBEZİTE AMELİYATI RİSKLERİ VARMIDIR ?

Obezite ameliyatları büyük cerrahi işlemlerdir ve her işlemde olduğu gibi bu ameliyatlarında kendine ait riskleri vardır. Ancak günümüzde obezite ameliyatları yüksek başarı oranları ile yapılmaktadır. Kapalı yöntem obezite ameliyatları için standart olup ameliyat sonrası riskler teknik imkanların da ilerlemesi ile azalmıştır.

Ameliyat sonrası karşılaşılabilecek en önemli sorunlar dikiş hattında kaçak, kanamalar ve pulmoner embolidir. Pulmoner emboli, bacaklardaki toplar damarlarda oluşan pıhtının hareket ederek akciğerlerdeki damarları tıkamasıdır. Hayati tehlike oluşturabilir. Bu riski azaltmak için hastanın hareketinin mümkün olduğunca erken sağlanması, pıhtı oluşmasını engelleyici ilaçların kullanımı ve basınç oluşturan çorapların giydirilmesi gibi tedbirler alınmaktadır. Kaçaklar artık nadir görülmekte olup erken tanı ve tedavi gerektiren hayati sorunlara yol açmaktadır. Bu durumda, bazen endoskopik işlemler, bazen de ameliyatlar gerekebilir. Kanamalar yine kontrol altına alabildiğimiz sorunlar olup nadiren kanama kontrolü için tekrar ameliyat gerekebilir.

Tüm riskler göz önüne alındığında obezite ve ilişkili hastalıkların oluşturduğu risk ameliyatın oluşturduğu riskten daha yüksektir.    

  • İyileşme süresi ne kadardır, hasta günlük yaşamına ne zaman ve nasıl döner?

Hasta yaklaşık 2-3 gün hastanede yatar. İlk gün içinde yürüyebilir, kendi günlük ihtiyaçlarını karşılayabilir. Ameliyat sonrası ilk gün berrak sıvı diyeti başlanır. Diyetisyen takibinde haftalara göre belirlenerek sıvılardan pürelere ve sonra katı gıdalara devam eden bir beslenme programı düzenlenir.

Erken dönemde vitamin ve mineral takviyeleri başlanır, çünkü tüm ameliyat tiplerinde ihtiyacımız olan bu maddelerin emilimi azalır. İlk dört ay protein desteği, hastanın kas kütlesinin kaybını engellemek için verilmektedir.

İlk hafta sonunda hasta günlük yaşamına dönmüş olur. Hafif yürüyüş aktiviteleri yapabilir. Birinci ay sonunda aerobik, yüzme gibi aktivitelere başlayabilirler. 2 ay sonrasında daha efor gerektiren, direnç egzersizleri yapmasında sakınca yoktur. Tabii ki bu konuda uzmanların önerilerine göre hareket etmeyi doğru buluyoruz.

  • Obezite Cerrahisi ile Verilen Kilolar Geri Alınır mı?

Ameliyat, hastalar için hayatlarında yeni bir sayfa açacaktır ama bunun sürdürülmesi başarının kilit noktasıdır. Bunu yapmak ameliyat öncesine göre daha kolaydır, bunu da belirtmek gerekir.

 

  • Obezite Cerrahisi Sonrasında Kilo Almamak İçin Neler Yapılmalıdır?

Obezite cerrahisinin başarılı olması için hastalar, ameliyat sonrası yapacağı yaşam tarzı değişikliğini baştan kabul eder, etmesi gerekir. Çünkü hedeflenen kiloya ulaşmak için hastanen eski yaşantısına dönmemesi gerekir. Bunun yanında hastaya düşen bazı sorumluluklar olduğu unutulmamalıdır. Beslenme ve fiziksel aktivite obezite cerrahisi sonrası hastaların dikkat etmesi gereken en önemli konulardır. Hastalardan, bir yandan uzman diyetisyenlerin kontrolünde yapılacak beslenme programlarına uymalarını, diğer yandan fiziksel aktiviteyi yaşamlarının bir parçası haline getirmelerini bekliyoruz. Uyku düzeni ve sağlıklı bir sosyal yaşantı da başarının korunmasında yardımcı olacaktır.

  • Obezite Cerrahisi Sonrasında Kesi İzi Kalır mı?

Ameliyatlar, laparoskopik yöntemle yapıldığından karında yaklaşık 0,5 – 1 cm uzunlukta kesiler yapılır. Bu nedenle kalan iz minimaldir. Ağrı, yara yeri enfeksiyonu ve yara açılması gibi kesi yeri sorunları açık ameliyatlara göre son derece azdır.

YouTube Kanalımız

Anlaşmalı Hastane & Otellerimiz

Sosyal Medya Hesaplarımız:

İletişim

Hızlı Randevu

📍 Adnan Kahveci Mahallesi Yavuz Sultan Selim Bulvarı No:1/A D:61 Perlavista Rezidans Beylikdüzü/ İstanbul

İnternet sitesi tasarımı Esey Ajans tarafından tasarlanmıştır.

Copyright © 2023. Tüm hakları saklıdır.